Çok değil geçen hafta bana bir penisin büyüklüğünün önemli olup olmadığını sorsaydınız “Hayır” derdim. “Önemli değil. Önemli olan bir erkeğin sizinle nasıl seviştiğidir.” Ama bunları Hakanı tanımadan önce düşünüyordum. Kendi hesabıma çok sayıda erkek tanımış olduğumu söyleyebilirim. Bazılarının penisleri de öbürlerinden büyüktü. Bazılarının gerçekten hayran olunacak boyutlarda penisleri vardı ama nasıl kullanacaklarını bilmiyorlardı. Hayatta bir kadının başına gelebilecek en kötü olay da budur. Ama Hakan ile birlikte şunu öğrendim. Hem gerekli boyutlar, hem de yetenek varsa bu bir kadının yaşayabileceği en büyük deneyimdir. Geçen pazartesi Hakan adlı birisinin benimle bir iş konusunda görüşmek için randevu istediği notunu aldım. İş konusu? Benimle ne konuşacaktı ki. Eğer bir erkekle iş konuşacaksam onunla önce yemeye çıkar işler de yolunda giderse sikişirim. Müdürümüzden onay aldığı için randevuyu reddedemezdim. Ama tam saatinde kapımdan içeri giren o korkunç yakışıklıyı görünce birden elim ayağım kesildi. Hafif dalgalı kestane rengi saçlan vardı. Gömleğinin kolları da ne kadar kaslı olduğunu gösterecek kadar kıvrılmıştı. Adam daha “Merhaba” bile demeden kafamdan onunla sikişmeyi geçirmeyi başlamıştım bile. “Merhaba” dedi. “Benim adım Hakan. Siz de Şule olmalısınız.” “Evet” dedim. O anda ve orada beni sikmesi için ona yalvarabilirdim. Bana o kadar çekici gelmişti “Siz” dedi. “Bugünkü ilk randevumsunuz. Hazırsanız başlayabilirim.” “Ahh. Hem de nasıl hazırım dedim” içimden. Sonra yüksek sesle “Tabii” dedim “Buyrun sizi dinliyorum.” “Ben” dedi “Masa başında çalışan insanların omurga sorunlarıyla karşılaşmamalarını sağlayacak bir koltuk pazarlıyorum.
Lütfen bana koltuğunuzda nasıl oturduğunuzu gösterebilir misiniz?” Bacaklarımı masanın altından çıkarıp oturduğum koltukta sağa doğru döndüm ve o gün giymekte olduğum mavi mini eteği kasıklarıma kadar sıyırmayı başardım. Daha bir gün önce ağda yapmıştım ve bacaklarımı olabildiğince tümüyle görmesini istiyordum Yerinden kalkıp önüme geldi ve “Fena değil” dedi. “Ama sanıyorum ben size bacaklarınızda ve belinizde kramp yaratmayacak şekilde nasıl oturacağınızı daha iyi gösterebilirim.” Bana doğru eğildi ve uzun saçları yanağımı yaladı. Sürdüğü traş losyonu da muhteşem kokuyordu. Ellerini omuzlarıma koydu ve bana doğru eğildi. Yüzüm neredeyse apış arasına girecekti. Pantolonunun altında sikinin kalktığını ve bunun da bayağı büyük bir alet olduğunu görebiliyordum. Güçlü elleri ile bacaklarımı tutup birbirinden ayırdı. Sonra ayağa kalkıp gerinmemi istedi. Kollarımı yukarı kaldırıp Hakanın ellerinin kollarım ve omuzlarım üzerinde ne amaçla olduğuna hiç kuşku duymayacağım daireler çizmesine izin verdim. Sonra dayanamadım ve ellerimi indirip apış arasındaki şişkinliği avuçladım. O, ben bu cessur girişimi yaparken tam gözlerimin içine bakıyordu. Kendisinden çok emindi. Penisinin nerde başlayıp nerde bittiğini bulamıyordum. Ama elimle okşadıkça sertleşip kalınlaşmaya devam ediyordu. Birden bileğimi yakaladı ve “Burada bir toplantı odası filan yok mu?” dedi. Hiç cevap vermeden onu kolundan tuttum ve kadınlar tuvaletine sürükledim. Kendimi kaybetmiştim.
Tuvalete önce ben girip kimse var mı yok mu diye baktım. Sonra onu da içeri aldım. Hemen pantolununun kemerini çözmeye öbür elimle de gömleğini göğsünden yukarı sıyırmaya giriştim. Ama o beni iterek en yakın kabine soktu. Kapıyı arkadımızdan kapatıp kilitledi. O arada kemerini çözüp fermuarını açmayı başarmıştım. Önünde diz çöküp pantolonunu ayak bileklerine kadar indirdim. Şimdi az önce elimle yokladığım büyük şişkinlik ince külodunun altından kendini açıkça gösteriyordu. Elimi külodun altına sokup sikinin sertliğini doğrudan hissettim. Sonra külodu aşağı çektim. Siki, yayından çıkmış ok gibi fırlayıp dikildi. En az 23 santim boyundaydı. Taş gibiydi ve bir kola şişesi kadar kalındı. Ellerimin arasına aldım. Sonra da dudaklarımı başına bastırdım. Derin bir “Ohh” çekti. Ben o kadar heyecanlanmıştımki o an ölebilirdim. Dilimi Hakanın sikinin başının çevresinde dolaştırmaya başladım. Sonra iki elimle zar zor tuttuğum sikinin geri kalanını ancak ağzıma alabildim. Ve deliler gibi emmeye başladım. Sonra bir elimi sikinin kökünden çekip her biri neredeyse bir tenis topu iriliğindeki taşaklarım avuçladım. Canını acıtmadan hafifçe sıkıyordum. Bir yandan da ağzımdaki aletin içime nasıl gireceğini hayal etmeye çalışıyordum. Avucumdaki taşakları birden iyice şişti. Hakan “Off. Evet. Çok güzel” demeye başladı. Avuçlarımın arasında ve ağzımda olan sikinin kasıldığını hissettim. Hakanın siki ağzımdam çıkar çıkmaz yüzüme fışkırmaya başladı. İlk fışkırmalar geçtikten sonra sikinin deliğinden daha hafifçe çıkan tuzlu kremayı yalayıp yuttum. Yalayacak bir şey kalmadığı zaman bile siki hala dimdik ayaktaydı. Ayağa kalktım ve onu amımın içinde hissetmek istediğimi söyledim. Sertliğinden bir şey kaybetmemişti ama kadınlar tuvaletinde yakalanmaktan korkuyordu. O zaman da ben “Beni sikmezsen bana tecavüz ediyorlar” diye fısıldadım. Güldü ve ellerimi duvara dayayıp beni domaltarak sikini bir hamlede dibini kadar içime soktu. Sonra yavaş yavaş ama sikini içimde götürüp getirmeye başladı. Neredeyse başının ucuna kadar çıkarıyor ondan sonra da köküne kadar sokuyordu. Bir süre sonra hareketleri hızlandı. Amım Hakanın sikinin çevresinde delicesine açılıp kapanıyor her vuruşunda onu daha derin bir yere almak istiyordu. Hiç farkında olmadan “Sik beni erkeğim” sözleri ağzımdan çıktı. Vücudumdan sanki elektrik akımları geçiyordu. Hakan bu arada eliyle amınıı kavramış orta parmağıyla da bızırımı okşuyordu. Artık dayanamazdım. Birden bire deliler gibi boşalmaya başladım. O da benden az sonra kendisini içime boşalttı. Her şey olup bittikten sonra bacaklarımdan akan sıvının hangisi ona hangisi bana ait bilemiyordum. Ama Allahtan tuvaletteydik ve bol bol tuvalet kağıdı vardı. Hiç utanmadan ona gurur duyabileceği bir yarağı olduğunu söyledim.